BİSİKLETLE LIBERLAND



Avrupa'nın ortasında kurulduğu iddia edilen ülke Liberland'ı duymuşsundur. Ahdım vardı, giden ilk Türk olacaktım!



Madem bisikletle bu kadar dibine sokulduk, Sombor'dan rotamızı yine saptırıp batıya, Backi Monostor kasabasına yöneldik. Dur biraz daha net göstereyim yerini. 


Na bak Liberland bura... 


Peki ne bu Liberland? Ya hu, aslında bir şey değil. Bu Çek politikacı Vit Jedliçka isimli arkadaş, sanırım biraz kafası güzel, kendince tartışmalı ve sahipsiz topraklar bulmuş. Orada Yaşa ve Yaşat sloganı ile bu devleti kurduğunu iddia ediyor. Topraklar, Sırbistan ile Hırvatistan arasında bir ada. Fakat, cumhurbaşkanı, ülkesine geçemiyor. Geçerse Sırp ya da Hırvat polisler hop diye alıveriyor adamı. Tutuklanmış birkaç kere... Şapşik! 


Kimseciklerin geçmediği yolları var bu kasabaların. Yol üstünde değil sapalarda, kuytularda kalmışlar... 


Bu da hâliyle yolumuza yine mükemmel görüntüler eşlik etmesine sebep oluyor ve iyi ki!


Liberland'a en yakın Sırp yerleşim yeri Backi Monostor yolu üzerinde bir eve rast geldik. Ev, yaşlı bir teyzenin. Bu korkulukları yapmış... 


Benim heybemde de pembe peruk vardı ya, hatırla bak, Macar Tass kasabasında göstermiştim, hah, onu çıkarıp taktım kafama.


Ay teyze sen bi gül gül gül, çatladı gülmekten ve bahçesine girmemize de izin verdi elbette.

 
Backi Monostor'da turizm ofisi diye bir şey var ama kapı duvar. Liberland ne yanda birader diye sorduğumuz semtin delikanlıları da alaycı bir suratla na şu yanda diyiverdi bize...


Ne dalga geçiyo ki lan bunlar diye bozularak yeniden asıldık pedallara... O yana doğru sürdük. 


Tarif edilen yerde bu kampı bulduk. E hani Liberland dedik, 


İçeriden bu Boşnak çıktı. "Ben başkanın yardımcısıyım, burası da buluştuğumuz kamp yeri" diye anlatmaya başladı... Dinledik hâliyle, bizde insanlık var.


Başkan nerde dedik, yok dedi. E bi tane bayrak ver dedik, yok dedi. E devlet nerde dedik, oraya geçemiyoruz, polisler kıçımızı kesiyor dedi. E sen burada n'apıyorsun dedik, valla partiler, kop koplar yapıyoruz, siz de kalsanıza dedi. Paralar nereden dedik, e bağışlar geliyor dedi. Haaaaa, dedik... Durmadık daha yanında, ruhumuzu darladı salak.


Bak yıldızlı yer Liberland, biz mavi noktadayız. Ama bi türlü bu adamların yeri yurdu nerede bulamıyoruz derken, 


bunlar vakıf gibi bi şey kurmuş tamam mı... Bu ev, başkanın yazlık evinin hemen yakınında. Bu evi bulmayı başardık. Zaten bu ev dışında resmi herhangi bir ofisleri de yok. Bu da ne kadar resmi ise... 


Çevrede bunun gibi üç-beş ev daha var.


Etraf güzellikten cayır cayır yanıyor.


Güneş de tepeden hakiki anlamda kavuruyor. 


Evde gönüllüler ve iki kadın daha var. Kadınlar Fransız ve İngiliz gazeteciler. Bizim gibi iki manyağı da bulunca çok sevindiler ve hemen röportaj yaptılar.


Ben de kendi videomuzu çekiverdim hemen.


51 kilometrelik maceranın sonunda Liberland'ı gören ama uzaktan el sallayanlar listesindeki ilk 2 Türk olarak günü tamamladık.


Libarland macerasını yazarken bu şarkı eşlik ediyordu. Yarın Novi Sad'da olacağız. Oradan da Belgrad. Yavaş yavaş turu bitiriyoruz. Takipte kal. Bak ben şu bisikletten bi ineyim, sana daha nereleri nereleri anlatacağım ayyy...



Perşembe, Aralık 17, 2015 tarihinde yazıldı.

4 yorum:

  1. Lichtenstein kaptırmış birinciliğini Liberland'a. Wikipedia'ya baktım yüzölçümlerine; birinin 160km kare, diğerinin sadece 7km kare. :)

    YanıtlaSil
  2. Detaylı notlar ve eğlenceli video için teşekkürler. Videolarınızdan mahrum etmeyin bizleri.

    YanıtlaSil
  3. Oh be seviyorum senin gezmelerini.

    YanıtlaSil