HİNDİSTAN'A UÇUYORUZ



Hindistan'a anca "uçulabilirdi" zaten... Gezimin tamamını okuyunca ne demek istediğimi daha iyi anlayabileceksin, zira ben de daha iyi anlatabileceğim... İnşallah... 


Kıvanç benim ilkokul arkadaşım ve bu güzel ailenin de babası. Mercedes'te çalışıyor, birkaç yıldır Hindistan'dalar. "Biz buradayken gel, Ev Bezgini'ne yaz" diye çok içten bir davette bulundular. İkiletmedim. 



Yazın Beykoz'a Kaptan Baba'ya geldikleri gün, 12 Şubat 2015'te yola çıkacak şekilde Hindistan planı yaptık.


Bu ayakları tekrar öpüp koklamak için bile Hindistan'a giderim. Bilen bilir. Bebek ayaklarına dayanamam. Berkin'e hiç!




Hindistan'a gitmek için vize lazım arkadaşlar. Pasaport yeşil de olsa bu böyle. Bu, oğlumun vizesi. Vize ücreti 43 Dolar. Konsolosluk İstanbul Harbiye'de. Önce buradan form dolduruyorsun. Randevu gününde sabah gidip vizeni akşama alıyorsun. En önemli kriter, bankadaki paran. Çok didiklemiyorlar. Vizeyi uzun tutmuyorlar. Bize 3 aylık, tek giriş verdiler. 



12 Şubat günü, saat 20.00'deki Yeni Delhi uçağımız için babam bizi limana bırakıyor. Üstümüzde mont, çizme ne varsa arabada bırakıyoruz. Zira İstanbul -2, Yeni Delhi 27 derece... 


Bizim sokaktaki, sandaletin içine çorap giyen Laz bakkal Rambo gibiyim.  



Ata'nın oğlum olduğuna inanmayanlar Hindistan'da rekor sayıdaydı. Çok gençken anne olmanın güzelliği. 


Biniş kartımızı alalım... 



Uçağa koşalım... 



Cillop gibi bir Airbus ile gidiyoruz. Biletleri taa aylar evvelinden millerimle aldım, Delhi'ye sadece gidiş için iki kişilik 575 Lira vergi ödedim.



Türk Hava Yolları, insana kendini hep iyi hissettiriyor. Tonla eleştiri alsalar da kimse kusura bakmasın, Türkiye'nin yaptığı en güzel işlerden biri THY. Yalnız inişlerde çaldıkları o baygın ud taksimi midir, kanun taksimi midir nedir, onu değiştirsinler. Uçtuk da konduk lan ne güzel, Balık Ayhan çal daha iyi, billa... 


THY'nin personeli de dünyanın en şahane uçuş ekibi. Buna çok inanarak yazıyorum. Ne develer gördüm ben hostes diye... 



Hoop, kalktık gidiyoruz, 6 saat sonra Hindistan'dayız. İnşallah...



Oh mis gibi yemekler de geldi...


Sofra Hint usûlü...



Biramızı,



şarabımızı içip keyfimizi cilalıyoruz...


Uçuş çoraplarımızı da giydik. Yeaah!



Sana şimdi bir şey itiraf edeyim... 



Ben eskiden İstanbul'dan Antalya'ya uçarken bile panik atak nöbeti geçirir, haplanmadan uçağa binemezdim. Kapalı yerde durmak, sınırlar içine hapsolmak, irademi başkasına teslim etmek en dayanamadığım şeydi.



Bunların hiçbirini artık umursamıyorum. Uçmanın ve yeni yerlere gitmenin tadını çıkarmayı öğrendim. 


Çok sıkılıyorsan şarap iç, bira iç. İpin ucunu kaçırmadan, keyfine bak. Lütfen. Bu konuda istersen uzun konuşabiliriz, sana yardım etmeye çalışabilirim. 



Allah affetsin, bunlardan şahane kamp takımı oluyor. 


Skylife dergisinin içinde bu biniş kartını buluyorum. Vay be, uçak dün New York'tan İstanbul'a gelmiş, bugün Yeni Delhi'ye uçuyor. Koltuğumda Diana oturmuş. 9 saat uçmuş. Yemiş, içmiş, uyumuş, hayal kurmuş... Genç mi acaba? Sevdiğine mi geldi? Gezmeye mi? İstanbul'da nerede kalacak... Allah herkese güzel sebeplerle uçmayı nasip etsin. Valla. Benim New York-İstanbul uçuşlarımdan biri öyle derin bir hüzne şahittir ki, kim kimin hayallerini çalıp üstünde tepindiyse Allah onun iki gözünü kör baktırsın. 



Uçakta Hindistan'a girerken doldurman gereken formu dağıtacaklar. Darlanma, çok uzun değil. Ülkeye girişte pasaportunla birlikte bunu da göster.


THY'yi seviyorum ama eleştirebileceğim bir başlık var: Planet sistemi... Dublajları çok dangalak ve filmler tel maşa. Bisiklet sevdamdan sebep Armstrong'a bakayım dedim, yarısına gelmeden caydım. 



Başka bir filmdeki bu bebek, aynı Ata'nın bebek gözleri gibi bakıyor. 



Eskiden ben onu uyuturdum, şimdi o beni... 


Uyandığım aralarda Sezgin okuyorum. Çok büyük hayranıyım Sezgin Kaymaz'ın. Dene...



Saat epey ilerledi... Hindistan, biz kış saatinde iken bizden 3 buçuk saat ileri. Onlarda yaz-kış saat uygulaması yok. 



Hindistan'ın saati ile 06.00 sularında Delhi'deyiz. 



Akıllı ol Hindistan, bak aklını alırız ha! :D


Hindistan, el işaretleriyle cevap veriyor: Üç bacını, en bitirim kuzenini, babanı alıp gelsen ne yazar? Şunun şurasında 1 milyar 250 milyon kişiyiz!


Pasaport kontrol,


bagaj falan filan derken çıkışımız 06.30'u buluyor. 


Türkiye'de Amerikan Doları yaptığımız paraları, burada Hint Rupisi'ne çeviriyoruz. TL ile gelme bak. Sıkıntı olur. 


1000 Rupi 40 Lira kadar bir şey. Ben böyle koydum kafama. Hesabımı bu şekilde kolaylaştırıyorum. 100 Rupi de 4 Lira. Oh mis... Bi tomar para aldık. 


Dışarıda ilk gördüğümüz şey taksiler. Anaam bunlar ağlıyor!


Ata, havanın sıcaklığına şaşkın... 


Ve bizi karşılayan rehberimiz, üzerinde kocaman TOURIST yazan aracıyla alıp gezdirmek üzere yola çıkarıyor. Direksiyon sağda. 


İlk üç günün planı, ana-oğul, kuzeydeki Delhi-Agra-Jaipur altın üçgeninde takılıp, Tac Mahal'i ve bölgeyi görmek. Kıvançlar'ın evi güneydeki Chennai'de... 
  

Rehberimiz Ashok ile tura başlıyoruz. Doğru dürüst uyumadık, hava sıcak ve Hindistan denen sürprizin içine doğru ilk adımımızı atıyoruz... 

Cuma, Şubat 27, 2015 tarihinde yazıldı.

17 yorum:

  1. Çok keyifli devamını bekliyoruz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Mert. Çok bekletmeden ve bayatlatmadan yazmaya gayret ediyorum. :)

      Sil
  2. Bu yazı "Arkası Yarın" tadında olacak demek ki... Tefrika şeklinde yayımlanan yazılardaki heyecanı özlemişim. Hadi yaz da "okuyak". :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyak da adam olak he! :)

      Sil
    2. Yalnız bir şey diyeceğim. THY'nin uçakları geri geri mi gidiyor? :DDDDDDD

      Sil
  3. Yorum yazamiyorum nedense, oysa yazmak istiyorum

    YanıtlaSil
  4. Kendimi yanınızda hissettim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Temel maksat da bu zaten sevgili Fatih. Beraber gidiyoruz her yere. Emin ol. Daha oradayken bile, ben dostlarıma ne göstermeliyim diye düşünerek bakıyorum her yere... Çok sevgiler.

      Sil
  5. Super super super...laz rambonun hastasi yollarin ustasiyiz

    YanıtlaSil
  6. çok güzel bir anlatım harikasınız kendımi sizinle beraber uçmuş gibi hissettim hemde uçuş coraplarımı giyerek :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Serkan, ben de seni hep yanımda hissediyorum. Bisikletinle, kedilerinle, gülen gözlerinle, hep benimlesin. Sağ ol sevgili kardeşcim...

      Sil
  7. Banucummmm, iyi ki varsın. Öyle güzel anlatıyorsun ki, insan seninle birlik de dolaşıyor dağları, tepeleri, denizleri. Blogunun adı ev bezgini ya, sayen de ev gezgini oldum:D Süpersin ve iyi ki arkadaşımsın, hayat ışığı...

    YanıtlaSil
  8. Evvelce dediğim gibi, yağ gibin gidiyor, okudukça daha yok mu diyor insan.
    Yalnız belirteyim yola çıkmadan bana ses etmeyişine, bi çay kahve içmeden, bi yemek yemeden gidişine kırgınım gadın :) Hiç ac acına yola çıkılır mı? Saymıyorum bak bunu, bir sonrakinde aç susuz yollamam seni haberin olsun :D

    YanıtlaSil
  9. Merhaba Banu hanım,

    4 aydır Hindistan gezisi için harıl harıl bilgiler bulup okuyorum, izliyorum. Ekşi sözlük'te "Hindistan" kısmında sizin linkinizi buldum. Karşıma çıkan o eşsiz fotoğraflarınızla beraber yorumlarınıza bayıldım. Günüme keyif kattınız. Her sabah bir seyahatınızı okuyorum. ( hepsini birden okuyup bitirmemeye çalışıyorum :) Sayenizde sabahları iş yerinde güne gülerek başlıyorum :) Bunu yaşattığınız için size teşekkür ederim.

    Hindistan'a herkes gitmemem için elinden geleni yapıyor. Ben kimseyi dinlememeye ve gitmeye son derece kararlıyım. :) Size sorum olacak. Hindistan için aşılarınızı yaptırdınız mı? Orada iken ( yorumlarınız da okudum. Siz yemediniz içmediniz hatta havayı bile koklamadınız :) ) bunlara rağmen sağlıgınız nasıl oldu ? Cırcır falan ?

    Bol bol gezmeye , fotoğraflar çekmeye ve gırgır yazılarınıza yazmaya devamını dilerim :)

    Hep neşeli olun.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Sinan Merhaba,

      Hindistan'a MUTLAKA git... Ben, bu tavsiyeyi genelde tanıdığım insanların karakterine göre yapıyorum ve bazısına gitme diyorum ama sen git. Şimdi sana kısa ipuçları yazayım.

      1- Aşı falan olmadım. Ne aşısı? Boşver...
      2- Yanına konserve edilmiş hazır yemeklerden ve bisküvi falan filan al. Mutlaka al ama bak mutlaka.
      3- En haysiyetli otelde kal. Jaipur'daki Ramada'da aklım uçtu. Şahaneydi, yemekler enfesti. Oteli, mobilyasıyla yiyecektim...
      4- Araç kullanmayı falan katiyen hayal etme. Toplu taşımayı unut... Neden diye sorma, gittiğinde göreceksin. İstersen bana yine yaz. Altın Üçgen'de kiraladığım araç, rehber ve şoförü ayarlayan şirket ile bağlantını sağlayayım.
      5- Ben giderken THY uçuyordu sadece. Artık Pegasus da Yeni Delhi'ye uçuyor. Daha ekonomik bir seçenek olabilir.
      6- Tekstil alış verişi yapacaksan Jaipur'a sakla. En güzeli orada. İşte yöresel giysiler falan filan. Pazarlık et, etiketlerine iyi bak. İki katı fiyata çakmaya çalışırlar.
      7- Hindistan tefrikamı dikkatli oku arkadaşcım, gerçekten işine yarayacak deneyimler var.
      8- Sütlü masala çayı içmeyi unutma. Beni hatırla.

      Şimdiden iyi tatiller dilerim. Müthiş bir yolculuğa çıkacağını ve şimdiye dek gördüğün hiçbir şeye benzemeyeceğini unutma.

      Sil
  10. Selamün Aleyküm nur abla Abla hindistana inançları kac tane var onuda söylebilirmisin tabikisi müsait isen. teşekkürler ablacım.

    YanıtlaSil