SEDONA İLE AVRUPA'YA



 Ev Bezgini'nin 2015'teki en büyük macerasında sıra, bisikletle Avrupa seyahatinde... 


Yol arkadaşlarımı takdim edeyim evvela. Bu Yusuf... Oğlum say. Oğlum Ata'nın kankası. 1995 doğumlu, üniversiteli. Beraber gidiyoruz. 


Bu Servet... Servet Emanet.... Sedona Bisiklet'in çok yakışıklı patronlarından biri. Peşin satan esnaf gibi oturmasından da anlayacağın üzere, bu turun sponsoru... 


23 Haziran'daki yolculuk öncesi son hazırlıklar için Yeniköy'deki Sedona Concept'e gitmek için arabayı Beykoz'da bırakıp motor ile karşıyla geçtim. 


 Bisikletleri hazırladığımız o gün yani 22 Haziran'da, 



aa bi baktık Şener Şen bisiklet almaya Sedona Concept'e geldi. Usta, elbette Sedona bisiklete binecek, yok neye binecekti... 



Servet, Ev Bezgini'nin geçeceği ülkeleri hesaba katarak bize güpgüzel bisiklet tişörtleri hazırlatmış. Forma bilhassa istemedim. Bisiklette, normal insan kıyafeti giymeyi severim. 


Ve elbette pembe kask takmayı da...



Tam di mi benim kafama bu benim?


Tam tabii ya, cillop gibi...


Ve ertesi günün sabahı 23 Haziran'da Üsküdarlı Laz bakkal abimiz bizi minibüsü ile limana bırakıyor.


Yusuf tam arkamda uykuda. Ben yine cin.


Vee Sabiha'dayız... Hava Limanı olan Sabiha... 


Dr. Tevfik de bizimle geliyor. Ama sadece Viyana kısmına. Bu, onun ilk yurt dışı deneyimi.


Viyana demişken sana rotayı göstereyim... Viyana-Belgrad arasında 867 kilometre pedal çevireceğiz.


Ay çok halecanlı Allah bizi kaaretmesin!


Koltuklarımıza kurulalım...


Kör saat uçağı ya, mışıl mışıl uyuyalım. Arkadaki koltukta kıçını devirip yatan Yusuf. Nuraan! Bak bacım, üstünü örttüm oğlunun, kolluyorum emanetini.



1 saat 45 dakika uçuşun ardından Viyana'ya alçalıyoruz. Şu Avrupa milletinin çiftçiliğine hastayım. Her yer ekili biçili... Bizim gibi, kentleşmenin yeşili kör etmekten geçtiğini sanmıyorlar. 


Ömrümde beklediğim en uzun süreli pasaport kuyruğuna giriyoruz. 1 saatten fazla bekledik burada... 


Ve sonra "over size baggage" standından bisikletlerimizi teslim aldık. Bisikletlerin tanesi için Pegasus'a 40 Euro ödedik. TL cinsinden yazmıyorum, değişir o... Kafan karışmasın.  


Yusuf'un yardımıyla bisikletleri liman çıkışında hop diye monte ettik. Benimki Sedona 345... 2 hafta için bütün yüküm o iki heybedeki kadar. Daha azla daha çoğa ulaşmanın derdindeyim bu kez. Eşyanın beni kuşatmasına izin vermemek ve bununla başa çıkmak istiyorum. 



Görevli bir kadın, "kolileri burada bırakmayın" dedi ama bir sürü kolinin bırakıldığı bir odaya biz de bırakıp hızlıca vınladık. Ya ne yapacağıdık? Zilim şekil, önümden çekil...


Şehir merkezi için Yusuf gps okuyor... 


Yavaş yavaş sıcak hava yoruyor derken... 


Oh maşallah, nihayet Viyana'nın içine içine sokuluyoruz... 


Otelimiz Das President'e varıyoruz. Viyana için küçük, bizim için büyük bütçeli bir konaklama. İki gecesi 300 Lira. Lakin, seyahatin sadece bu kısmı için bu hovardalığı göze aldık. 


Oteldeki bisiklet broşürleri... 


Kenti bisikletle gezeceğim dersen, 1200 kilometrelik bir bisiklet yolu ağı seni bekliyor alacak... 



Bisikletim yok ama ne yapayım diye üzülme. Şehirde tam 120 noktada kiralık bisiklet istasyonu var. Al, geç... 



23 Haziran 2015 günü vardığım Viyana'dan sonra tam iki hafta sürecek bisiklet yolculuğum için memleket memleket bana eşlik etmeye hazırsan, ben de yazmaya hazırım inşallah. Takipte kal... Devamı hızlıca gelecek... Ben bu yazıyı yazarken şu şarkı* çalıyordu:



*Abeer Nihmaa. Lübnanlı. Bana kalırsa Fairuz'dan bile daha iyi. 



Perşembe, Ekim 22, 2015 tarihinde yazıldı.

2 yorum: